Şivemiz

Ana Sayfa / Şehir Kültürü / Şivemiz
Şivemiz
2018-05-07
  • Ankara Şivesi

     

    GIDI: Çam kozalağı

    EYSERİ: Çivi

    GÖZER: Eleğin seyrek olanı

    YILGU: Sarı çalının olgunlaşmış meyvesi

    KARAGAVUK: Baharda toplanıp yenen bir ot.

    MUSMUL: İslami usul üzere kesilen hayvan

    MINDAR: Besmele çekilmeden kesilen hayvan

    RAHMET :Yağmur

    MAYIS: Taze sığır dışkısı

    SAYİR: Dilenci

    DEDECİ: Dilenci

    YALAMUK: Çam ve köknar ağacının kabuk ve gövde arasında yenilebilecek ince şekerli kabuk

    MİNTAN: Gömlek

    İŞLİK: Gömlek

    ÇEVRE: Mendil

    GAKIRDAK: İçinde az ve ince kıyıma olan don yağ

    PANTUL: Pantlon

    DEYNEK: Genellikle dayanmak veya çobanlıkta kullanılan ince sopa

    GADAK: Küçük ince çivi

    MIH: At,eşek ve öküz nallamada kullanılan özel başlı çivi

    BÖYREK: Böbrek

    YÜREK: Kalp

    FİSTAN: Kadınların giydiği eteği uzun elbise

    MEH: ahacık işte,al,tut anlamına söylenir.

    İHİ: İşte,ahacık anlamına kullanılırdı

    KÜLLÜK: Ocak külünün döküldüğü yer,tuvalet tarafı

    HAMURPİŞİRME: El yapımı makarna,erişte

    PİLAF: Pilav

    GAVURGA: Az ıslatılmış buğdayın kavrulup çerez niyetine yenmesi

    AADA: (Akıda)Üzüm pekmezinden yapılan çokokrem gibi gıda.

    GUSULHANE: Eskiden her odada bulunan banyo yapılmak için kullanılan büyük dolap.

    SERGEN: Odaların duvarlarının üst kısımlarındaki uzunca raf.

    ÇİÇEKLİK: Eskiden vitrin yerine kullanılan süslü,önü açık birkaç katlı ,süslü raf.

    TEMEK: Ahırlardan dışarı gübre atmak için bırakılan büyükçe delik.

    HANAY: Eve girişte odalar arasındaki geniş boşluk.

    AVLU: Evden ahıra girerken ahır kapısındaki boşluk.

    ZEVLE: Boyunduruktan öküzün çıkmaması için deliklere sokulan sopa.

    EPSİT: Öküz ve at arabasında tekerin topu ve çemberi arasındaki düz, sağlam çubuklar.

    ÇEKELÜZ: Sincap

    YANGABUZ: Yaramaz,şımarık

    CILLAMA: Bağırma,cırıl cırıl etme

    ECCÜK: Azıcık

    GAYLI: Gayri

    FERFENİ:kış geceleri gençlerin toplanması

    TUFRAN: Turfan

    BİZEEL: Azıcık

    ZİNİ: Sini içine yemek dolu tabaklar konulan büyük tepsi

    CİMDÜK: Çimdik

    APALAMAK: Dizler ve eller üzerinde dört ayaklı yürümek

    ÇON: Kalça

    GAVLAMAK: Derisinin soyulması,yüzülmesi.

    HUSA-TASA: Birşey için üzülmek Kaygı duymak,tasalanmak.

    EDEPSÜZ: Edepsiz,terbiyeye dikkat etmeyen.

    BUYMAK: Çok üşümek

    HORA GEÇMEK: Makbule geçmek,yerli yerine

    ZUNNA: Zurna

    BANNAK: El parmakları gibi parçaların birleştirilmesinden olan sandeviç

    HALKA: Simit gibi yapılan,kızgın küle gömülerek yapılan simit.

    MANCAR: Ispanak gibi yenilen yabani ot müslüman mancarı,gavur mancarı.

    ÇİTEN: Ahırda veya ağılda yeni doğan buzağı,kuzu ve oğlak konulan yer.

    ÇEKELÜ: Öküz değneğinin ucuna takılan sabanın çamurunu sıyırmaya yarayan alet.

    EYSİRAN: Hamur kesmeye,karıştırmaya yarayan saplı demir alet.

    ÜTEE: İçine un konulup ekmege şekil vermeye yarayan,işi bitince katlanıp konan ve her ekmek yapımında kullanılan deri.

    GÖVREK: Mancarın tohumlanmış hali.

    SIPA: Eşek yavrusu,üzerinde odun kırılan kütük.

    KÜLÇÖREE: Ekmek yapımı sonunda ekmeğin sıcak külüne gömülerek pişirilen müthiş kokulu,müthiş lezzetli çörek.

    YILÇI: Yaramaz

    GEZDAN: Doğum yapma yaşına gelmiş dişi oğlak.(Doğum yapınca keçi olur)

    GÖÖLEZ: Köpek yavrusu

    BIZA: Buzağı,yeni doğan inek yavrusu.

    PEŞKİR: El havlusu.

    GARINYA(İşkembe): Koyun ve keçi işkembesine koyulan tuzlu tereyağı.

    SARPIN: Fiy,arpa,buğday konulan üstten kapaklı,bölmeli depo.

    GUŞENE: Tencerenin küçüğü.

    GINDAP: Sağlam keten iplik.

    TEHLİZ: Ketenden yapılan çuval.

    LENGER: Büyük, kapaklı sahan.

    EYŞİ: Acı erükten yapılan ,yemeklere ekşilik vermek için kullanılan pestil.

    TIRKAZ: Yaylada akşam yatarken kapı açılmasın diye arkasına dayanan sopa.

    FİREK: Anahtar

    MERŞÜN: Deri,meşin

    USTUN: Tavan

    SUNTURAÇ: Nalbantların hayvanların tırnağını kesmek için kullandıkları çift taraflı orak gibi alet.

    SÜRGÜÇ: Bulaşık bezi

    NACAK: Balta

    TAHRA: Satır,büyük bıçak

    KÖPEN: İşe yaramaz bez

    ÇÜKÜNDÜR: Şeker pancarı

    TOGA: Yaylaçorbası,yoğurtlu çorba

    HERİF: Yetişkin adam,erkek

    KAĞIRMAK: Bükmek,zorlamak.

    TEZ: Çabuk

    GAYLI: Artık

    YENCE: Hafif

    ICCAK: Sıcak

    CUVARA: Sigara

    DÖL: Oğlak ve kuzu

    KELEM: Lahana

    KÖMÜŞ: Manda,Camuş

    ŞALLAK: Donsuz

    MATÇALI: Pis

    SIRACALI: Yara bere içinde,Yarasından sarı su akan

    HUMAYIN: Beyaz 2.sınıf pamuk bez

    GÖZELŞEY: Hata yapan kişiye denir.

    ÇÖNE: Çobana yardın eden kişi,çoban yardımcısı.

    NAKIS: Aksi,inatçı

    YÜKLÜK: Yatak ve yorganların yığıldığı yer.

    İHİCÜK: İştecik,işte,şurada ..

    GUŞENE: Ufak tencre.

    ÇEPİN: Küçük çapa.

    FENGİRE: İp eyirmek için kullanılan kirmen.

    ÇEMLE: Topla,kirlenmememsi için önlem al.

    ÇİNTİ: Hanımların etek üzerine giydiği bol şalvar.

    KÖZ: Ateşli kömür.

    GAVUT: Kavrulmuş buğday unu veya kurutulmuş ahlat ununun hamur şeklinde karılarak yenmesi.

    GAVURGA: Kavrulmuş buğday veya göce.

    GÖCE: Yıkanmış,dibekte dövülmüş,kabuğu alınan buğday.

    MUHLAMA: Tereyağlı,soğanlı yağda yumurta.

    HÖŞMERİM: Süt,tereyağ ve undan kavrularak yapılan üzerine şeker serpilip yenen tatlı.

    KÜLLÜK: Ocak külünün döküldüğü yer.Tuvalet tarafı..

    İLEHEN: Leğen.Abdest alma kabı..

    DİZBEZİ: Pijama,pijamalık kumaş.

    UPRUK: İbrik..

    GÖYNEK: Entari,etekli uzun elbise.

    ŞAMYEL: Araba lastiğinin içi,iç lastik.

    SARPIN: Genellikle fiy veya arpa konulan üstten kapaklı ambar.

    HAMBAR: Anbar,un,buğday gibi zahireye fare,böcek girmemesi için yapılan özel oda.

    AVLU: Evin alt katındaki hayvan giriş yeri,hol.

    AVLAA: Büyük ve küçük baş hayvanların geceyi geçirmesi için etrafı sırıklarla çevrili üstü açık hayvan barınağı.

    ÇİTEN: Ahır veya salak içinde yeni doğan buzağı, oğlak ve kuzuların ezilmemesi için konulduğu özel bölünmüş yer.

    SÜRGÜ: Kapıların arkasındaki içten sürmeyle kapının dıştan açılmasını önleyen basit kilit.

    HINKIRMAK: Burnunu temizlemek.

    GAK: Pestil

    MİNTAN: Gömlek.

    GEBEDEK: Şişman, karnı büyük olan.

    ŞAMAR: Tokat,sille.

    ÇOTURA: Ağaçtan içi oyularak yapılan emzikli su kabı.

    SEĞEK: Ağaç oyma şeklinde yapılan büyük su taşıma kabı.

    MUSLUK: Bir metre veya daha fazla büyüklükteki tomruğun oyulup üzerine büyük kapak yapılan su kabı. Musluklardan evde su tasını daldırıp doldurarak su içilirdi. Bazı yol kenarlarına gelip geçenin içmesi için sebil niyetine konan musluklar olurdu.Çoşkunların musurat suyu ile doldurdukları muslukları vardı.Doymuş-İnceöz arası elip geçen içererdi.

    DUZGABAA: Günlük kullanılacak, yemeklere konulacak tuzun konulduğu su kabağından yapılma tuzluk. Bu tuzlukların ağıda kabından olanları da olurdu.

    OKKA: Eskiden kiloğram yerine kulanılan ağırlık ölçüsü.

    HOKKA: Üzerinde mürekkep ve divit konacak yerleri olan yazı takımı.

    ACANS: Haber.Haberleri dinlemek.

    AKRAN: Aynı yaşlarda olanlar.

    ALATİRİK: Pilli el feneri.

    BENCİLEYİN: Benim gibi.

    SENCİLEYİN: Senin gibi.

    Bİ HAMLA: Bir hamlede, bir seferde.

    BİRELLEŞ: Birer birer.

    CARCUR: Tabancanın şarjörü.

    CURUK: Gülü,hindi.

    ÇİY: Eğitimsiz, ham, çabuk yorulan.

    HAMLAMAK: Çalışmaya alışık olmayanın yorulması.

    TEMİN: Az önce anlamına.

    TOMATİS: Domates.

    DÜŞEYAZDIM: Az kalsın düşüyordum.

    ELLEME: Elini sürme,dokunma.

    ENÜK: Köpeğin yeni doğan yavrusu.

    ERÜK: Erik.

    EYSİRAN: Hamur almaya, hamur bölmeye.tekne sıyırmaya yarayan spatula benzeri alet.

    GİDİŞMEK: Kaşınmak.

    IRIP: İşin usulü,yolu yordamı.

    KERTMEK: İz yapacak şekilde karşılıklı kesmek.

    GAMÇİ: İnce deynek, sopa.

    ÇIRPI: İnce odun .dal parçaları.Çalı çırpı.

    MAASUZDAN: Yalancıktan, şakacıktan.

    MOTUR: Traktör.

    LAFA: Damperli kamyon

    OOŞALAMAK: İki eli arasında ileri geri ezmek,ovalamak.

    TELAŞE MEMURU: Aceleci, her işe karışan,abartan.

    TOMBALAK: Yuvarlak.

    TOSBAA: Kaplumbağa.

    TOSNAMAK: Küsüp somurtmak,bir köşede oturmak.

    UTLANMAK: Çekinmek,tedirgin olmak.

    UYLAŞTIRMAK: Aralarını bulmak.

    ÜŞENMEK: Tembellik etmek.

    YALAK: Tavukların su içtiği, köpek yalı konan kap.

    YAMAÇ: Eğimli arazi.

    YAMALIK: Yırtık elbiseyi tamirde kullanılan parça.

    YASLAĞAÇ: Üzerinde ekmeğe son şeklinin verildiği yuvarlak alet.

    YIMIRTA: Yumurta.

    ZAHRA: Hayvan yiyeceği, ot, saman.

    BESTEK: Tevazu ile övünme karışımı konuşma. Ne besteklenip durursun?

    ÜRME: Küçük köpeklerin kurt çağırır nitelikte cılız cılız havlaması.

    GARİMCE: Karınca

    ÇEKİŞME: Kızmak,yapılan yanlışı yapanın yüzüne söz ile kızarak ifade etmek.

    CANAVAR: Kurt,davarlara canvar geldi,canavar gördüm gibi.

    Ankaralı Olmayanların Anlayamayacağı Şeyler